Bozkırkurdu

Tam da içimdeki bozkırkurduyla baş etmeye çalıştığım şu günlerde yazmalıyım dediğim bir kitap bu.

Hermann Hesse'nin okuduğum ilk kitabı, diğerlerini de okumak istiyorum mutlaka. Aslında tutup da burada size Herman Hesse'yi övecek değilim. Bugüne kadar okumadıysanız çok şey kaybetmişsiniz demektir.



Kahramanımız Harry Haller, ciddi bir entellektüel, gut hastalığıyla baş etmeye çalışıp, yazılarını yazan kitaplarını okuyan, kendini insanlardan soyutlamış biri. Aslında hastalığı dışında zaman zaman hayalini kurduğum bir hayat yaşıyor. Ancak bu hayatta huzuru bulamıyor. İnsani yanı ortaya çıkınca, biraz kendini mutlu hissedince içindeki yabani ortaya çıkıp, onun bu hallerini aşağı görüyor ve onu tekrar yalnızlığa sevk ediyor. Sevdikleri yok denecek kadar az, sevgilisinden uzakta, yalnız bir adam. Hayatının biteceği günü bekliyor. Ta ki karşısına güzel, hoş, bilgili Hermine çıkana kadar. Onu en yalnız anında şefkatiyle sarmalıyor, Harry farketmese de ihtiyacı olan şeyin bu olduğunun farkına varıyor.  Hermine Harry Haller'in içindeki bozkırkurdunu baskılıyor ama sonunda hangisi kazanıyor?



Bozkırkurdu, insan doğasına dair muhteşem analizleri olan bir kitap. Kesinlikle ağır ağır akmıyor, ancak insan düşüne düşüne okumak istiyor. Her pargrafında biraz zamana ihtiyacı oluyor. Hızlıca bitmesini istemiyorsunuz. Yalnız benim en büyük hatam, bunu tatilde okumaya çalışmak oldu. Zaten mod olarak tatile uygun değildim, yanımda getirdiğim diğer kitabı okumaya başlayıp ara verdim. Eve döndüğümüzde de kaldığım yerden devam ettim.


Kamuran Şipal çevirmiş kitabı ve iyi bir çeviri tabii ki kendini böyle bir metinde bile belli ediyor. Eğer gerçek edebiyatın tadına varmak istiyorsanız, kesinlikle tavsiye ediyorum. 

İtiraf edin, sizin de içinizde zaman zaman ortaya çıkan bir bozkırkurdu var. 

Not: Momijilerin yakışmadığı tek kitap sanırım bu :)

Yorumlar

Popüler Yayınlar